Kulenin son halinin yüksekliği
yaklaşık 69.9m. duvar kalınlığı 3.75m. ve 10 bin ton ağırlığında olduğu tahmin
ediliyor.
Kule, ilk olarak Bizans İmparatoru Anastasius Oilosuz tarafından
inşa ettirilmiş. 528 yılında ahşap olarak tamamlanmıştır. Fener kulesi olarak
kullanılmıştır. Bizanslılar tarafından ‘Büyük Burç’ olarak adlandırmıştır. Yapı
büyük bir yangın sonrasında harap hale gelmiştir.
1348-1349 yılında Cenevizliler yığma
taştan kuleyi tekrardan inşa etmişlerdir. Cenevizliler kuleye ‘İsa Kulesi’
demişlerdir ve savunma amaçlı kullanmışlardır. Galata Kulesi 1445-46 yıllarında yükseltilmiştir.
1453’te
İstanbul’un fethiyle Osmanlı Devleti’nin teslim edilmiştir. 1500'lerde depremden zarar görmüş,
onarımını mimar Murad bin Hayreddin gerçekleştirmiştir.
16.
yüzyılda tersane esirlerinin barınağı olurken, 18.yüzyılda gece yarısını haber
veren ‘Mehteran Ocağı’ olarak, 1874 yılı sonrasında çıkan
yangınların haber verilmesi için kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzdeki
şekline II.
Mahmut zamanında yapılan çalışmayla kavuşmuştur. Bu
dönemde iki kat daha çıkılır ve külah şeklindeki çatı ile üstü kapatılır.
1960’ta
restarasyon yapılarak 1967 yılında turizme açılmıştır. Böylece çevresindeki
mekanlara kavuşmuştur.
Eskiden
halk arasında, kuleye ilk kez çıktığınızda yanınızdaki sevdiğiniz kişiyse o
kişi ile mutlaka evleneceğinize inanılıyormuş.
Efsaneye
göre, Galata ile Kız Kulesi arasında
aşk hikâyesi yaşanıyor. Denizde yalnızlıktan sıkılan Kız Kulesi,
şehirdeki Galata’yı fark eder ve tutulur.
İki
kulenin, aşkının elçiliği Hezarfen Ahmet Çelebi’ye düşer. Galata, Hezarfen Ahmet
Çelebi’ye uzaktaki aşkının adını fısıldar ve Çelebi, Kız Kulesi’ne doğru
süzülüp, Galata’nın şiirlerini aktarır.