1 Aralık 2019 Pazar

Galata Kulesi


Kulenin son halinin yüksekliği yaklaşık 69.9m. duvar kalınlığı 3.75m. ve 10 bin ton ağırlığında olduğu tahmin ediliyor.
Kule, ilk olarak Bizans İmparatoru Anastasius Oilosuz tarafından inşa ettirilmiş. 528 yılında ahşap olarak tamamlanmıştır. Fener kulesi olarak kullanılmıştır. Bizanslılar tarafından ‘Büyük Burç’ olarak adlandırmıştır. Yapı büyük bir yangın sonrasında harap hale gelmiştir.
1348-1349 yılında Cenevizliler yığma taştan kuleyi tekrardan inşa etmişlerdir. Cenevizliler kuleye ‘İsa Kulesi’ demişlerdir ve savunma amaçlı kullanmışlardır. Galata Kulesi 1445-46 yıllarında yükseltilmiştir.
1453’te İstanbul’un fethiyle Osmanlı Devleti’nin teslim edilmiştir. 1500'lerde depremden zarar görmüş, onarımını mimar Murad bin Hayreddin gerçekleştirmiştir.
16. yüzyılda tersane esirlerinin barınağı olurken, 18.yüzyılda gece yarısını haber veren ‘Mehteran Ocağı’ olarak, 1874 yılı sonrasında çıkan yangınların haber verilmesi için kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzdeki şekline II. Mahmut zamanında yapılan çalışmayla kavuşmuştur. Bu dönemde iki kat daha çıkılır ve külah şeklindeki çatı ile üstü kapatılır.
1960’ta restarasyon yapılarak 1967 yılında turizme açılmıştır. Böylece çevresindeki mekanlara kavuşmuştur.
Eskiden halk arasında, kuleye ilk kez çıktığınızda yanınızdaki sevdiğiniz kişiyse o kişi ile mutlaka evleneceğinize inanılıyormuş.
Efsaneye göre, Galata ile Kız Kulesi arasında aşk hikâyesi yaşanıyor. Denizde yalnızlıktan sıkılan Kız Kulesi, şehirdeki Galata’yı fark eder ve tutulur.
İki kulenin, aşkının elçiliği Hezarfen Ahmet Çelebi’ye düşer. Galata, Hezarfen Ahmet Çelebi’ye uzaktaki aşkının adını fısıldar ve Çelebi, Kız Kulesi’ne doğru süzülüp, Galata’nın şiirlerini aktarır.

Tünel


Dünyanın en eski ikinci metrosu olan Tünel, Eugene Henri Gavand’ın gözlemleri sonucu ortaya çıkar. Fransız mühendis Gavand, Pera ile Galata arasında Galipdede Caddesi ile Yüksekkaldırım Yokuşu’na seçenek olarak, iki yeri birbirine bağlayacak asansör tipinde bir demiryolu projesini Sultan Abdülaziz 10 Haziran 1869’da onaylar.

Tünel `yap-işlet-devret` modeliyle yapılır, 42 yıl işletme süresi vardır. 30 Haziran 1871’de Tünel yapımına başlanır. Temmuz 1872’de İngiliz şirket “The Metropolitan Railway Of Constantinople From Galata to Pera” adı ile tescili yapılır. 05 Aralık 1874’de yapımı tamamlanmış ve hayvan taşımalı deneme seferleri yapılmış. Sonrasında insan taşımacılığına 10 para yolculuk ücreti ile geçilmiştir. 17 Ocak 1875’te büyük bir katılımın olduğu törenle hizmete alınır.  
Yapım maliyeti 180 bin Osmanlı Lirası olan, Tünel’in enerjisi 150 beygir gücünde iki buhar makinesiyle sağlanır ve gaz lambalarıyla aydınlanması sağlanmıştır.
Teknolojinin gelişmesiyle, 1910’da elektrikli tramvaylara geçiş çalışmaları başlayınca, şirket, 1911 yılında Osmanlı’ya geçer ve “Dersaadet Mülhakatından Galata ve Beyoğlu Beyninde Tahtel’arz Demiryolu” unvanını alır. Daha sonra devlet tarafından 175 bin Türk lirasına satın alınarak 01 Mart 1939’da millileştirilen Tünel, 16 Haziran 1939’da 3645 sayılı yasa ile kurulan İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) Umum Müdürlüğü’ne devredilir.

İkinci Dünya Savaşında; bazı malzemeleri satın alınamadığı için üç buçuk ay yolcularından ayrı kalan Tünel, Fransız Electro Enterprise firması tarafından 33 Milyon Lira sarfla tamamıyla yenilenerek elektrikli hale getirilir. Tünel'in elektrifikasyon çalışmaları 1968 yılında başlar, 2 Kasım 1971 tarihinde yeni haliyle törenle hizmete açılır. 350 beygir gücündeki elektrikli sistemiyle 573 metrelik mesafeyi 90 saniyede aşan Tünel, 16 metre boyunda iki vagonuyla bir seferde 170 kişiyi taşır.

Her dönem İstanbullular’ın vazgeçilmezi olan Tünel, her gün Karaköy ile Beyoğlu’nu birbirine bağlamaya devam ediyor.

Yoros Kalesi


Boğaz’ın Karadeniz girişinde, Anadolu yakasında yer alan Yoros Kalesi ve karşı yakada bulunan İmros Kalesi ile birlikte boğazın girişinin kontrolü için inşa edilmiştir.
Kalenin Ceneviz’lilere ait olduğu düşüncesi yaygındır. Aslında yapıyı inşa edenler Bizanslılardır.
Kalenin çeşitli yerlerinde bulunan Grekçe kitabe ve Ceneviz – Latince kitabelerden bunları anlıyoruz.
Ayrıca kullanılan malzemeler, malzemelerin renkleri ve yapıdaki farklı inşaat metotlarından dolayı kalenin dönem dönem tadilat geçirdiği, bununla birlikte farklı milletlerin hakim olduğu farkediliyor.
Osmanlı döneminde Yıldırım Bayezid'in, bir dönem Yoros Kalesi'ne yerleştir ve burayı kullanır.
1453 İstanbul’un fethiyle beraber Yoros Kalesi de Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girmiştir.
II. Bayezid döneminde kalelerin yenileri yapılırken, bu kale de tadilat görmüş ve kaleye ibadet yeri de yapılmıştır. Sonrasında bir hamamda eklenmiştir.
Heberer seyahatnamesinde, yapının iyi durumda olduğunu yazıyor. (1580)
İnciciyan 19.yy başlarında kale içerisinde yaşayanların olduğu, ayrıca askerlerinde burada yaşadığını söylemiştir.
Son yıllarda kalede kazı ve restorasyon çalışmaları da yürütülmüştür.